Bilindiği üzere 19.3.1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Ücret dolayısiyle müteselsil sorumluluk” kenar başlıklı 165. maddesinde “İş sahibinin birden çok olması halinde bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.” şeklinde hükme yer verilerek avukatın vekalet ücreti hakkında dair düzenleme yapılmıştır.
Anılan hükme göre iş sahibi ile karşı taraf sulh veya başka herhangi bir yöntem ile anlaşarak işi sonlandırırlar ise veya aralarındaki anlaşamaya dayalı olarak işi takipsiz bırakırlarsa her iki taraf (iş sahibi ve karşı taraf) avukatın ücretinin ödenmesinde müteselsil borçlu sayılacaklardır. Görüldüğü üzere madde metninde “avukatın ücreti” denilmekle yetinilmiş; bununla birlikte söz konusu ücretin “yasal vekalet ücreti” mi yoksa “akdi vekalet ücreti” mi olacağı noktasında açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu durum uygulamada görüş aykırılıklarına neden olmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 3. ve 13. Hukuk Daireleri akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile karşı tarafın (hasmın) müteselsil sorumluluğu kapsamında girdiği yönünde kararlar vermişlerdir (HGK, 2012/130-218 E., 2012/759 K., 7.11.2012 T.; 3. HD, 2008/21276 E., 2009/9 K., 19.1.2009 T.; 13 HD, 2011/2217 E., 2011/18142 K., 6.12.2011 T.). Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise aksi görüşte kararlar tesis etmiştir (4. HD, 2014/3149 E., 2015/1190 K., 29.01.2015 T.).
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 2017/6 E., 2018/9 K., 5.10.2018 T.’li oyçokluğu ile verdiği kararında (Karar için bkz. 20.03.2019 Tarihli ve 30720 Sayılı Resmi Gazete.) içtihatlar arasındaki görüş ayrılığını sonlandırarak “akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile karşı tarafın (hasmın) müteselsil sorumluluğu kapsamında girmediği” yönünde karar vermiştir.