Anayasa Mahkemesi İç Tüzüğünde Değişiklik: Mahkeme Artık Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı Şikayetlerinde “Tedbiren” Doğrudan Tahliye Kararı Verebilecek Mi?

05 Ağustos 2025 Tarihli ve 32977 Sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük yayımlanmıştır.
Değişiklik Öncesi Düzenleme
Değişiklik öncesinde Tüzüğün “Tedbir kararı” başlıklı 73. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledi idi:
“Tedbir kararı
Madde 73 – (1) Başvurucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması üzerine, Bölümlerce esas inceleme aşamasında gerekli tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verilebilir.”
Değişiklik Sonrası Düzenleme
Değişiklik sonrasında ilgili fıkra şöyle olmuştur:
“Tedbir kararı
Madde 73- (1) (Değişik: 5/8/2025 tarihli ve 32977 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İçtüzüğün 2 nci maddesi ile) Başvurucunun temel haklarına, özellikle yaşamına ya da maddi veya manevi varlığına yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması üzerine, Bölümlerce esas inceleme aşamasında gerekli tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verilebilir.”
Kısa Değerlendirme
Görüldüğü üzere değişiklik öncesinde tedbir kararı yalnızca maddi veya manevi bütünlüğün korunması hakkının (Anayasa m. 17) ihlaline yönelik şikayetler yönünden verilebilmekteydi. Anayasa ile himaye gören ve fakat 17. maddenin dışında kalan haklar ile ilgili tedbir kararı verilebilmesi Tüzük gereğince mümkün değildi. Dolayısıyla örneğin 17. madde içerisinde dahil olan başvurucunun yaşam hakkı yönünden ciddi bir risk ile karşılaşacağına, işkence ve onur kırıcı kötü muameleye tabi tutulacağına ilişkin şikayetler açısından tedbir kararları tesis edilebiliyordu.
Değişiklik ile tedbir kararı verilebilecek haklar genişletilmiş ve tüm temel haklar ile ilgili tedbir kararı verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre artık sadece 17. madde kapsamında kalan haklar değil Anayasa’nın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ortak koruma alanında olan tüm “temel haklar” ile ilgili tedbir kararı verilebilecektir. Bu kapsamda örneğin temel haklardan biri olan ve Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlaline dayalı şikayetler açısından tedbir kararı verilebilmesinin yolu açılmıştır. Buna göre başvurucunun kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması üzerine tedbir kararı tesis edilebilecektir.
Tedbirin içeriğinin ne olacağı mevzuatta tanımlanmamış olup tedbirin içeriğini tam olarak Mahkeme belirleyecektir. Burada mahkeme, tedbir kararı ile ulaşılmak istenen hedefe en uygun işlem ve eylemin ne olduğu hususunda değerlendirme yapıp tedbir kararının içeriğinin belirleyecektir. Örneğin snırı dışı veya iade kararlarında Mahkeme tedbir kararı verirken doğrudan “başvurucunun sınır dışı edilmemesine” karar vermekte; idareye bu konuda takdir yetkisi bırakmamaktadır. Bununla birlikte başka bir kararında tek kolu olmayan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olan başvurucunun tutulduğu ceza infaz kurumunda yerine getiremediği öz bakım ihtiyaçlarını kendi başına yapmak zorunda kalması nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı kapsamında “başvurucunun sağlık durumuna ve fiziksel özelliklerine uygun koşullarda cezanın infaz edilmesi konusunda gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmiştir.” şeklinde karar vererek tedbirin genel çerçevesini çizip içeriğini belirleme konusunda idare takdir yetkisi de bırakabilmiştir (Ersan Nazlier [1. B.], B. No: 2015/19917, 3/6/2020, § 6) .
Bu durumda hakkında tutuklama kararı bulunan başvurucunun kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması üzerine Anayasa Mahkemesinin iç tüzük değikliği ile birlikte tedbir kararı ile ulaşılmak istenen hedefe en uygun işlem ve eylemin ne olduğu hususunda değerlendirme yapıp genel bir çerçeve çizerek tedbir kararı tesis edebileceğini söylemek mümkün olduğu gibi tehlikenin boyutuna göre Mahkemenin doğrudan “tahliye kararı” kararı verebilme yetkisinin olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi 17. maddenin ihlalinden kaynaklı şikayetle ilgili verdiği Fatih Hilmioğlu [[2. B.], B. No: 2014/648, 18/9/2014, § 4] kararında; TEDBİREN BAŞVURCUNUN TAHLİYESİNE karar vermiştir:

Benzer yönde kararların 19. madde ile ilgili yapılan şikayetler açısından da verilebileceği söylenebilir.
Av. Burak AKIN