Anayasa Mahkemesi Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonerlerinin Koleksiyonlarındaki Kültür ve Tabiat Varlıklarını İdareye Teslim Etmek Zorunda Bırakılmalarının Mülkiyet Hakkının İhlaline Neden Olacağına Hükmetmiştir.

Bilindiği üzere 17.06.1987 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun (2863 sayılı Kanun) 26. maddesinde; gerçek ve tüzelkişilerin, Kültür ve Turizm Bakanlığınca verilecek izin belgesiyle korunması gerekli taşınır kültür varlıklarından oluşan koleksiyonlar meydana getirebileceği, ancak koleksiyoncuların faaliyetlerini, Kültür ve Turizm Bakanlığına bildirmek ve yönetmelik gereğince, taşınır kültür varlıklarını envanter defterine kaydetmek zorunda oldukları düzenlenmiştir.

Başvuruya konu olay tarihinde yürürlükte olan 15.3.1984 tarihli ve 18342 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmelik’in (Yönetmelik) 10. maddesinde de koleksiyona sonradan ilave edilen eserlerin en geç bir ay içinde envanter defterine kaydedileceği hüküm altına alınmıştır.

2863 sayılı Kanun’un 67. maddesinde de kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili olarak bildirim yükümlülüğüne mazereti olmaksızın bilerek aykırı hareket eden kişinin davranışı suç olarak düzenlenmiştir. Yine aynı Kanun’un 75. maddesinde de 2863 sayılı Kanun kapsamında kalan suçlar nedeniyle el konulan taşınır kültür ve tabiat varlıklarının müzeye teslim edileceği öngörülmüştür.

Yönetmelik’in Ek 1. maddesinde de, koleksiyonda belgesiz kültür ve tabiat varlığının bulunduğunun tespit edilmesi halinde koleksiyonculuk izin belgesinin iptal edileceği  ve idare tarafından temin edilmesi gerekli görülen kültür ve tabiat varlıklarının takdir edilecek bedel üzerinden satın alınacağı düzenlenmiştir.

Görüldüğü üzere koleksiyonerlerin koleksiyona sonradan ilave edilen eserlerin en geç bir ay içinde envanter defterine kaydetmek zorunda oldukları (2863 sayılı Kanun m. 67 ve Yönetmelik m. 10) öngörülmüş ve buna yükümlülüğe aykırı hareketin suç teşkil ettiği düzenlenmiştir. Anılan davranışın nedeniyle mahkumiyet hükmü kurulması durumunda da el konulan taşınır kültür ve tabiat varlıklarının müzeye teslim edileceği hüküm altına alınmıştır (2863 sayılı Kanun m. 75).

Bunun yanı sıra, suç teşkil etmesinden bağımsız olarak, belgesiz kültür ve tabiat varlığının bulunduğunun tespit edilmesi halinde de koleksiyonculuk izin belgesinin iptal edileceği  ve idare tarafından temin edilmesi gerekli görülen kültür ve tabiat varlıklarının takdir edilecek bedel üzerinden satın alınacağı düzenlenmiştir (Yönetmelik Ek m. 1). Bu ihtimalde suç teşkil eden bir mahkumiyet kararı söz konusu olmadığı için, belgesiz kültür ve tabiat varlıkları koleksiyonerden satın alınmaktadır. Ancak bu ihtimalde dahi, koleksiyoner koleksiyonunda bulundurduğu kültür ve tabiat varlıklarını bir bedel karşılığında olsa da, idareye teslim etmek zorundadır.

Başvuruya konu olayda bir iş yerinde yapılan aramada başvurucunun sırt çantasında otuzbir adet, envanter defterine kaydedilmemiş sikke ele geçirilmiştir. Taşınır kültür ve tabiat varlıklarını envanter defterine kaydetmediği gerekçesiyle koleksiyoner başvurucu hakkında soruşturma başlatılmış ve sonrasında hakkında kamu davası açılmıştır. Başvurucu savunmalarında söz konusu otuzbir adet sikkeyi aynı gün (yakalandığı) satın aldığını, henüz envanter defterine kaydetmek için yeterli zamana sahip olmadığını ifade etmiştir. Dosyada başvurucunun savunmasının aksini ortaya koyabilecek bir delil olmadığını gerekçe gösteren ilk derece mahkemesi de başvurucunun beraatine karar vererek bahsi geçen sikkeleri başvurucuya iade etmiştir.

Başvurucunun koleksiyonunda envanter defterine kaydetmediği kültür ve tabiat varlığı bulundurduğu iddiasıyla açılan ceza davasından beraat etmesinden sonra idare tarafından Yönetmelik Ek m. 1 maddesi gereğince başvurucunun koleksiyonculuk izin belgesi iptal edilmiş ve başvurucu anılan sikkeleri yine aynı hüküm gereğince idareye teslim edilmek zorunda kalmıştır. İdari işleme karşı başvurucu tarafından iptal davası açılmışsa da başvurucun talebi idare mahkemelerince kesin olarak reddedilmiştir.

Bunun üzerine başvurucu Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur.

Anayasa Mahkemesi öncelikle Kültür ve Turizm Bakanlığınca verilen koleksiyonculuk izin belgesinin iptal edilmesinin mülkiyet hakkının konusunu teşkil eden mülk kavramına dahil olup olmadığını değerlendirmiştir. Mahkeme koleksiyonculuk izin belgesinin devredilebilmesinin veya intikalinin mümkün olmamasını gerekçe göstererek anılan izin belgesinin ekonomik bir menfaatinin bulunmadığı bu nedenle mülkiyet hakkının konusunu teşkil eden mülk kavramına dahil olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Koleksiyonculuk izin belgesinin mülk kavramına dahil olmadığı sonucuna varan Mahkeme, bu kez koleksiyonda yer alan kültür ve tabiat varlıklarının mülk teşkil edip etmediğini incelemiştir. Mahkeme olay tarihinde yürürlükte olan Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmelik’in 12. maddesinde koleksiyonerlerin belli şartlar altına koleksiyonlarında bulunan kültür varlıklarını kendi aralarında satabileceği veya değiştirebileceği öngörüldüğünden,  koleksiyonda yer alan kültür ve tabiat varlıklarının ekonomik bir değerinin bulunduğu ve bu nedenle mülk kavramına dahil olduğu neticesine varmıştır.

Mülkiyet hakkında yönelik bir müdahale olduğunun tespit edilmesinden sonra Anayasa Mahkemesince öncelikle müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığı incelenmiştir.

Yapılan inceleme kapsamında özetle, koleksiyonerlerin taşınır kültür ve tabiat varlıklarını envantere kaydetme zorunluluğuna aykırı hareket etmeleri nedeniyle kesinleşmiş bir ceza mahkumiyet kararının olmadığı durumlarda, anılan eylem sebebiyle faaliyet izninin iptal edilmesine ve bu kapsamda kültür ve tabiat varlıklarının idarenin mülkiyetine geçirilmesine dair Kanun hükmü olmadığı değerlendirilmiştir. Ayrıca söz konusu nitelikte bir davranıştan dolayı değinilen şekilde bir idari işlem tesis edileceğinin ve bunun sonuçların Kanun ile genel çerçevesinin dahi çizilmediği ve bu kapsamda idareye düzenleyici işlem yapma yetkisi bile verilmediği ifade edilmiştir.

Bu şartlar altında Yönetmelik’in Ek 1. maddesinin de mülkiyet hakkına müdahalenin kanunilik unsurunu sağlamayacağı belirtilmiştir.

Sonuç olarak ceza mahkemesinden beraat etmiş koleksiyoner başvurucunun olay  tarihinde yürürlükte olan Yönetmelik’in Ek 1. maddesine dayanılarak koleksiyonunda bulunan kültür ve tabiat varlıklarını idareye teslim etmek zorunda bırakılmasının mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir.

İlgili karar için bkz. AYM, Başvuru No: 2015/3742, 10.01.2019 T.

Not: 23.03.2010 tarihli ve 27530 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmelik ile (Yeni Yönetmelik) 15.3.1984 tarihli ve 18342 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmelik (başvuruya konu olayda uygulanan) yürürlükten kaldırılmıştır.

Yeni Yönetmelik’in 12. maddesinde de koleksiyoncu hakkında soruşturma ve kovuşturma başlanması halinde koleksiyonculuk faaliyetleri yargılama sonuna kadar durdurulacağı, koleksiyoncuların koleksiyonlarındaki taşınır kültür ve tabiat varlıkları, envanter defterleri ve koleksiyon izin belgeleri komisyon tarafından gerekli görülmesi durumunda yediemin olarak ilgili müze müdürlüğünce muhafaza edileceği ve yargılama sonucunda koleksiyoncunun hüküm giymesi halinde belgesinin iptal edileceği düzenlenmiştir.

Yazar Hakkında

Av. Burak AKIN

Av. Burak AKIN lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde, tezli yüksek lisans eğitimini ise Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde tamamlamış olup halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde doktora eğitimine devam etmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ayrıca bu yazıları da inceleyebilirsiniz.

No Related Post