ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ SUÇTAN YAKALAMA

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ SUÇTAN YAKALAMA VE GÖZALTI YAPILMASININ YOL AÇACAĞI TAZMİNAT İLE İLGİLİ “SERHAT AYTEMİŞ BAŞVURUSU” KARARI HAKKINDA BİLGİ NOTU

I. OLAY

               Anayasa Mahkemesi’nin Serhat Aytemiş kararına konu olay zamanaşımına uğramış bir suç nedeniyle ifadesinin alınabilmesi için yakalama, gözaltı işlemi uygulanarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı sınırlandırılan kişilerin Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m. 141’e göre tazminat elde etme haklarının olup olmadığıyla ile ilgilidir[1].

               Karara konu olayda Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 56. maddesinde düzenlenen abone ve cihaz kimlik bilgilerinin güvenliğiyle ilgili hususlardan biri veya birkaçını ihlal etme suçundan başlatılan bir soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınabilmesi için usulüne uygun şekilde davet edilmesine rağmen ifade vermeye gitmeyen başvurucu hakkında yakalama emri düzenlenmiştir. Yakalama emrinin düzenlediği tarihte başvuruya isnat edilen suçun dava zamanaşımı süresi dolmuştur. Başvurucu ertesi gün yakalanmış ve ifadesi alınmak üzere Başsavcılığa götürülmüştür. İfadesinin alınması sonrasında başvurucu serbest bırakılmıştır. Başvurucunun zamanaşımına uğramış suçtan yakalandığı an ile serbest bırakıldığı an arasında geçen süre tespit edilememiştir. Başsavcılık akabinde, isnat edilen suç için kanunda öngörülen dava zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle başvurucu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.

               Başvurucu haksız yakalama tedbiri nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 vd. maddeleri kapsamında tazminat davası açmış ve 10.000 TL manevi tazminat ile 1.000 TL maddi tazminat talep etmiştir. Yargılamayı yürüten İlk Derece Mahkemesi haksız koruma tedbiri nedeniyle başvurucuya maddi tazminat olarak 1.067 TL, manevi tazminat olarak 75 TL ödenmesine karar vermiştir.

               Davalının kanun yoluna başvurusu üzerine İstinaf Mahkemesi başvurucu hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, dava zamanaşımı süresinin dolması nedenine dayandığı için CMK m. 144 uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar vermiştir. İstinaf Mahkemesine göre CMK m. 144/1-(c)’de “genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle” hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilenlerin CMK m. 141 ve devamı hükümlerine göre tazminat davası açamayacağı düzenlenmiş olup[2] dava zamanaşımı da buna benzer bir durum olduğundan dava zamanaşımının dolması nedeniyle hakkında takipsizlik kararı verilenler Devlet aleyhine tazminat davası açamaz. Kısaca İstinaf Mahkemesi dava zamanaşımının dolmasını CMK m. 144/1-(c)’de yer alan “gibi nedenler” içerisinde değerlendirmiştir. Sonrasında İlk Derece Mahkemesi de İstinaf Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda davayı reddetmiştir.

II. ANAYASA MAHKEMESİNİN DEĞERLENDİRMESİ

               Başvurucunun bireysel başvurusu üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi öncelikle her ne kadar başvurucunun zamanaşımına uğramış suçtan yakalandığı an ile serbest bırakıldığı an arasında geçen süre tespit edilememişse de hâkimlikçe düzenlenen yakalama emri üzerine başvurucunun yakalandığı an ile Başsavcılıktaki ifade alma işleminin sona erdiği an arasında geçen sürenin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden inceleme yapılmasına yetecek bir süre olduğunu ve bu sürede başvurucunun tutulmasının kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına müdahale teşkil ettiğini tespit etmiştir. Akabinde Mahkeme yakalama emrinin düzenlendiği tarihte dava zamanaşımın çoktan dolduğu gerekçesiyle kanuni yükümlülüğün yerine getirilmesinin önemi ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının önemi arasında dengenin sağlanamadığı sonucuna varmış ve uzun zaman önce zamanaşımına uğrayan bir suç nedeniyle yakalanan ve ifade alma işleminin sona ermesine kadar tutulan başvurucunun kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının (AY m. 19/2) ihlal edildiğine karar vermiştir.

Başvurucu hakkındaki yakalama emrinin düzenlendiği 6/12/2018 tarihinde dava zamanaşımı süresi çoktan dolmuştur. Nihayetinde Başsavcılık da başvurucu hakkında yürüttüğü soruşturmayı dava zamanaşımı süresinin geçmesi nedenine dayandırmıştır (bkz. § 12). Bu durumda kanuni yükümlülüğün yerine getirilmesinin önemi ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının önemi arasında denge sağlanmamış; başvurucu, uzun zaman önce zamanaşımına uğrayan bir suç nedeniyle yakalanmış ve ifade alma işleminin sona ermesine kadar tutulmuştur.”

Anayasa Mahkemesi, Serhat Aytemiş Başvurusu, Başvuru No: 39964, § 58.

                    Anayasa Mahkemesi, sonrasında, tazminat davasının reddedilmesinin başvurucunun Anayasa m. 19/9’da düzenlenen tazminat hakkını ihlal edip etmeyeceğini incelemiştir. Bilindiği üzere Anayasa m. 19/9’da kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ihlal edilenlerin Devletten tazminat isteme haklarının olduğu düzenlenmiştir. Mahkeme bu incelemesini yaparken CMK m. 144’te, dava zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın düşmesine karar verilmesi hâlinde tazminat istenemeyeceğine ilişkin açık bir düzenleme olmadığına dikkat çekmiştir. Ardından Mahkeme dava zamanaşımı süresinin dolmasında davacının kusuru yoksa haksız yere gözaltında tutulan ya da tutuklu kalan davacı lehine uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararların CMK m. 141 ve devamı hükümlerine göre istenebileceğine ilişkin Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin çok sayıda kararının[3] varlığını vurgulamıştır. Bu nedenle Mahkeme kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ihlal edilen başvurucunun CMK m. 141 ve devamı hükümlerine göre açtığı tazminat davasının kabul edilmesi gerekirken reddedilmesinin başvurucunun Anayasa m. 19/9’da düzenlenen hakkını da ihlal edeceğine hükmetmiştir.

Bilgilerinize sunarız.

Bilgi notuna PDF formatında ulaşmak için tıklayınız.


[1]     Başvuru Numarası: 2021/39964. Kararın yer aldığı Resmi Gazete için bkz. 7 Şubat 2024 tarihli 32453 sayılı Resmi Gazete.

[2]     Tazminat isteyemeyecek kişiler 

Madde 144 – (1) Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler:

a) (Mülga: 11/4/2013-6459/18 md.)

b) Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.

c) Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.

d) Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler.

e) Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar. 

[3]     Anayasa Mahkemesi kararında atıfta bulunulan kararlar için bkz. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin birçok kararı arasından bkz. 2/4/2018 tarihli ve E.2015/12504, K.2018/3746; 12/12/2022 tarihli ve E.2021/5907, K.2022/9831; 23/1/2023 tarihli ve E.2021/6559, K.2023/203; 13/2/2023 tarihli ve E.2021/6457, K.2023/364.

Yazar Hakkında

Av. Burak AKIN

Av. Burak AKIN lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde, tezli yüksek lisans eğitimini ise Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde tamamlamış olup halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde doktora eğitimine devam etmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ayrıca bu yazıları da inceleyebilirsiniz.