ADLİ ARAMA İŞLEMİNDE İŞLEM TANIĞI BULUNDURULMAMASI

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN ADLİ ARAMA İŞLEMİ SIRASINDA CMK M. 119/4 AYKIRI OLARAK İKİ İŞLEM TANIĞI BULUNDURULMAMASI İLE İLGİLİ “MEHMET CENGİZ VE RIDVAN CENGİZ KARARI” HAKKINDA BİLGİ NOTU

I. OLAY

               Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Cengiz ve Rıdvan Cengiz kararına konu olay Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 119/4 hükmüne aykırı olarak adli arama işlemi sırasında komşulardan veya ihtiyar heyetinden iki kişinin (işlem tanığı) bulundurulmamasına ilişkindir[1].

               Karara konu olayda başvurucuların ortak yaşadıkları konutta uyuşturucu madde ticareti yapıldığına dair istihbari bilgi elde edildiği gerekçesiyle gündüz vakti gecikmesinde sakınca bulunduğundan bahisle Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile konut ve eklentilerinde adli arama işlemi yapılmıştır. Adli arama sonucunda düzenlenen adli arama tutanağına göre; işlem tanığı olarak mahalle muhtarı Ş.A ile birlikte başvurucuların ikametgahına gelinmiş, ikametgahın kömürlük kapısı çalınmış, kapıyı başvurucu Rıdvan Cengiz açmış, içeri girildiğinde evde başvurucular haricinde M.K., Z.K., K.Ü ve Z.T. isimli kişilerin olduğu tespit edilmiş, M.K.’nın eroin tarttığı ve eroini fişek olarak tabi edilen şekilde sararak satışa hazır hale getirdiği görülmüş, ayrıca aramada dört ayrı defter kağıdına sarılmış halde, aynı yerde bir şeffaf poşet içerisinde tahminen 20 gram eroin olduğu değerlendirilen maddelerle hassas terazi ele geçirilmiş, söz konusu maddelerin kime ait olduğu sorulduğunda M.K. isimli kişi kendisine ait olduğunu beyan etmiş, ayrıca Z.T.’nin el çantasında tabanca, şarjör ve fişek ele geçirilmiş, bunların kime ait olduğu sorulduğunda Z.T. kendisine ait olduğunu beyan etmiştir. Adli arama tutanağı; beş kolluk görevlisi, mahalle muhtarı ve şüpheli-yakalanan sıfatıyla başvurucular ile M.K., K.Ü ve Z.T. tarafından imzalanmıştır[2].

               Başvurucular soruşturmanın evresinde şüpheli sıfatıyla alınan ifadelerinde, sulh ceza hakimliği huzurunda yapılan sorgularında ve aynı zamanda haklarında açıklan kamu davası kapsamında kovuşturma evresinde olay yerinde suç konusu eşyaların bulunduğunu kabul etmiş ve fakat anılan eşyaların kendilerine ait olmadığını savunmuştur. M.K. ise her ne kadar adli arama tutanağında suç konusu eşyaların kendisine ait olduğunu söylemişse de soruşturma evresinde şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde uyuşturucu ve terazinin kime ait olduğunu, oraya kimler tarafından getirildiğini bilmediğini kovuşturma evresinde yapılan sorgusunda ise ele geçirilen eroin ve terazinin başvurucu Mehmet Cengiz’e ait olduğunu beyan etmiştir.

               Kovuşturma aşamasında tanık sıfatıyla beyanı alınan Z.T. ve K.Ü. adli arama işlemleri sırasında mahalle muhtarının olay yerinde olmadığını beyan etmiştir. Mahalle muhtarı Ş.A. kovuşturma evresinde tanık sıfatıyla verdiği; olayın yaşandığı ve kendisinin muhtar olarak görev yaptığı mahallede uyuşturucu madde kullanımının ve bundan kaynaklanan adli işlemlerin yoğun olduğunu, bu nedenle her adli işleme katılamadığını, kolluk görevlilerinin genellikle arama işlemleri sonrası muhtarlığa gelerek kendisinden imza aldıklarını, dava konusu olayda yapılan arama işlemine katılmadığını, eve girmediğini ve işlem sırasında olay yerinde bulunmadığını, tutanak altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, polislere güvendiği için tutanağı imzaladığını beyan etmiştir. Arama tutanağında imzası bulunan iki kolluk görevlisi de kovuşturma evresinde tanık olarak dinlenmiş; görevlilerden biri aradan geçen süre nedeniyle adli arama işlemine muhtarın katılıp katılmadığını hatırlamadığını, diğer ise tutanak içeriğinin doğru olduğunu söylemiştir.

                    Yargılama sonucunda Mahkeme, M.K. ile başvurucuların uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçunu iştirak hâlinde işledikleri sonucuna ulaşarak atılı suçtan mahkûmiyetlerine karar vermiştir. Başvurucular anılan hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçelerinde diğer istinaf sebeplerinin yanı sıra Arama Tutanağı’nda yazılı hususların gerçeği yansıtmadığına dair savunmalarının tanıkların beyanlarıyla da doğrulandığını, dolayısıyla adli arama ve elkoyma işleminin hukuka aykırı olarak gerçekleştirildiğini ileri sürmüştür[3]. İstinaf Mahkemesince de başvuruların istinaf talepleri reddedilmiştir. Başvurucular temyiz yoluna da başvurmuş ancak Temyiz Mahkemesi tarafından da hükmün onanmasına karar verilmiştir.

II. ANAYASA MAHKEMESİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ

               Başvurucuların bireysel başvurusu üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi öncelikle diğer önceki kararlarında da vurguladığı üzere Anayasa Mahkemesinin görevinin, belirli delil unsurlarının hukuka uygun şekilde elde edilip edilmediğini tespit etmek değil hukuka aykırı olduğu ilk bakışta anlaşılabilen ya da derece mahkemelerince hukuka aykırı olduğu tespit edilen delillerin yargılamada tek veya belirleyici delil olarak kullanılıp kullanılmadığını ve bu hukuka aykırılığın bir bütün olarak yargılamanın adil olup olmamasına etkisini incelemek olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, ayrıca, bu konuda değerlendirme yaparken delillerin elde edildiği şartların onların gerçekliği ve güvenilirliği üzerinde şüphe doğurup doğurmadığını da dikkate aldığını ifade etmiştir.

“Bu yönüyle Anayasa Mahkemesinin görevi, belirli delil unsurlarının hukuka uygun şekilde elde edilip edilmediğini tespit etmek değil hukuka aykırı olduğu ilk bakışta anlaşılabilen ya da derece mahkemelerince hukuka aykırı olduğu tespit edilen delillerin yargılamada tek veya belirleyici delil olarak kullanılıp kullanılmadığını ve bu hukuka aykırılığın bir bütün olarak yargılamanın adil olup olmamasına etkisini incelemektir”

Anayasa Mahkemesi, Mehmet Cengiz, Rıdvan Cengiz, Başvuru Numarası: 2019/21704, § 87.

               Mahkeme sonrasında olay yerinde yakalanan tanıklar K.Ü. ve Z.T. ile onların beyanlarını doğrulayan mahalle muhtarı Ş.A.nın ifadesine göre tanık Ş.A.’nın bu adli arama işlemi sırasında işlem tanığı olarak hazır bulunmadığını, bu çerçevede başvuruya konu aramanın “kanuna aykırı” olarak (CMK m. 119/4) yapıldığının açık olduğunu değerlendirmiştir.

               Bu aşamadan sonra Mahkeme konutta arama işlemindeki kanuna aykırılığın bu işlem sonucunda elde edilen delillerin sıhhatine etki edip etmediği ve elde edilen delillerin gerçekliğini şüpheye düşürüp düşürmediğini incelemiştir. Mahkeme bu incelemesinde de ilk derece mahkemesinin mahkumiyet kararını hukuk aykırı adli arama sonucunda ele geçirilen uyuşturucu madde ve hassas terazi delillerine dayandırdığını, anılan delillerin mahkumiyet hükmünde “belirleyici delil” olarak dikkate alındığı sonucuna varmıştır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesine göre mahkûmiyet hükmü, belirleyici olarak hukuka aykırı adli arama sonucunda elde edilen delillere dayandırılmıştır ve bu nedenle başvuruların “adil yargılanma haklarının” ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Bilgilerinize sunarız.

Bilgi notuna PDF formatında ulaşmak için tıklayınız.


[1]     Başvuru Numarası: 2019/21704 . Kararın yer aldığı Resmi Gazete için bkz. 2 Şubat 2024 tarihli 32448 sayılı Resmi Gazete.

[2]     Anayasa Mahkemesi kararında; arama tutanağının “mahalle muhtarı Z.T. ve şüpheli-yakalanan sıfatıyla başvurucular ile M.K., Z.T., K.Ü tarafından” imzalandığı belirtilmiştir (§13). Ancak üst paragraflarda mahalle muhtarının Ş.A. isimli kişi olduğu ifade edilmiştir (§12).

[3]     Anayasa Mahkemesi kararındaki anlatım bu şekilde olmakla birlikte, kararın önceki paragraflarına bakıldığında başvurucuların arama işleminde muhtarın bulunmaması ve/veya arama işlemine muhtarın geç katılmasını bir hukuka aykırılık itirazı olarak ileri sürdüğüne yer verilmemiş; sadece kovuşturma aşamasında tanık sıfatıyla beyanları alınan Z.T. ve K.Ü.’nün arama işlemleri sırasında mahalle muhtarının olay yerinde olmadığını beyan ettiğinden bahsedilmiştir.

Yazar Hakkında

Av. Burak AKIN

Av. Burak AKIN lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde, tezli yüksek lisans eğitimini ise Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde tamamlamış olup halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde doktora eğitimine devam etmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ayrıca bu yazıları da inceleyebilirsiniz.