7165 Sayılı ve 20.02.2019 Tarihli “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

7165 Sayılı Kanun ile İlk Defa Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Üst Sınırı 2 Yıla Kadar (2 Yıl Dahil) Hapis Cezası Olan Bir Suça İlişkin Mahkumiyet Hükümlerine Karşı Temyiz Yoluna Başvurma İmkanı Sağlanmıştır.

7165 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286. maddesinin 2. fıkrasının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen (d) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkumiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adli para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları

Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi 15.2.2019 tarihli ve 30687 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kararında, üst sınırı 2 yıla kadar hapis cezası olan suçlarda, ilk derece mahkemelerince verilen beraat kararlarının bölge adliye mahkemelerince kaldırılmasından sonra ilk defa kurulan mahkumiyet kararına karşı temyiz yolunu kapatan CMK m. 286/2-(d) hükmünü Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmişti. (2018/71 E., 2018/118 K., 27.12.2018).

Değişiklik ile ilk defa bölge adliye mahkemesince verilen üst sınırı 2 yıla kadar (2 yıl dahil) hapis cezası olan bir suça ilişkin mahkumiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurma imkanı sağlanmıştır. Yukarıda da ifade edildiği üzere değişiklikten önce üst sınırı 2 yıla kadar hapis cezası olan suçlarda, ilk derece mahkemelerince verilen beraat kararlarının bölge adliye mahkemelerince kaldırılmasından sonra ilk defa kurulan mahkumiyet kararına karşı temyiz yoluna başvurulamıyordu.

Ancak değişiklik metninde temyiz yoluna gidilebilecek hükümler gösterilir iken “İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkumiyet kararları” denildiğinden dolayı, ilk defa bölge adliye mahkemesince verilen tüm mahkumiyet kararlarının temyiz edilebilir olduğu düşünülmemelidir. Hürriyeti bağlayıcı cezalara dair ilk defa bölge adliye mahkemesince verilen tüm mahkumiyet kararı temyize tabi olsa da, aynı şey adli para cezaları açısından söylenemeyecektir. Zira değişiklik metinde “272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkumiyet kararları” nın temyiz edilebilir olduğu düzenlenmiştir.Böylelikle ilk derece mahkemelerince verilen ve istinaf yoluna başvurulmayacak hükümlerin ilk defa bölge adliye mahkemelerince tesis edilmesi durumunda da temyiz yoluna gidilemeyeceği öngörülmüştür.

CMK m. 272/3’te sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümleri hakkında istinaf yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla istinaf yoluna başvurulabilmesi için üçbin Türk Lirasından fazla adli para cezasına mahkum olmak gerekmektedir. İlk defa bölge adliye mahkemelerince verilse dahi Üçbin Türk Lirası veya daha az adli para cezasına dair mahkumiyet kararları temyiz edilebilir değildir.

7165 Sayılı Kanun İle İstinaf Başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince Esastan Reddedilen Hükmün Yargıtayca Bozulmasından Sonra Dosyanın, Bölge Adliye Mahkemesine Değil İlk Derece Mahkemesine Gönderilmesi Gerektiği Düzenlenmiştir.

Bilindiği üzere ilk derece mahkemesi tarafından verilen hükümlere yönelik yapılan istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince esastan reddedildiğinde ve daha sonra aynı hüküm Yargıtay tarafından bozulduğunda dosya gereğinin ifası için bölge adliye mahkemesine gönderilmekteydi (CMK m. 304/2).

7165 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile CMK m. 304/2 hükmü şu şekilde değiştirilmiştir:

Ancak bozma kararı,

a)İstinaf başvurusunun esastan reddi kararma ilişkin ise dosya, gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine,

b)Hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin ise dosya, gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine ya da bozma kararının içeriği doğrultusunda Yargıtayca uygun görülmesi halinde bölge adliye mahkemesine,

gönderilir. Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderildiği hallerde, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.”

Böylelikle istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince esastan reddedilen hükmün Yargıtayca bozulmasından sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir.  Ayrıca Yargıtayca verilen bozma kararı hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin ise dosyanın, gereği için duruma göre kararı veren ilk derece mahkemesine ya da bozma kararının içeriği doğrultusunda bölge adliye mahkemesine gönderileceği hükme bağlanmıştır.

Önemle belirtilmelidir ki bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurusunu esastan reddetmeyip, duruşma açması ve sonrasında hükmü kaldırarak yeniden hüküm vermesi ve anılan hükmün Yargıtay tarafından bozulması durumunda dosya ilk derece mahkemesine değil, bölge adliye mahkemesine gönderilecektir. Zira mevcut değişiklik “istinaf başvurusunun esastan reddi kararları” ile sınırlı tutulmuştur.

Not 1:  Değişiklik ile 5271 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

 “GEÇİCİ MADDE 4- (1) (1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 304 üncü maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenleme, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Yargıtay tarafından verilen bozma kararları hakkında uygulanır.”

Not 2: Aslında Teklifin ilk halinde istinaf başvurusunun esastan reddedildiği tüm kararlarına ilişkin Yargıtayca verilen bozma kararlarının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği düzenlenmişti. Ancak Teklif’in TBMM Genel Kurulu’nda 20.02.2019 tarihinde görüşülmesi sırasında hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddedildiği kararların duruma göre bölge adliye mahkemesine gönderilebilmesi için önerge verilerek anılan değişiklik metne ilave edilmiştir.

Teklif’in madde gerekçesi şöyledir: “Delilleri toplayan ve kararı veren ilk derece mahkemesinin Yargıtay bozma kararı üzerine doğrudan işlem yapması sağlanarak davaların makul sürede sonuçlandırılması hedeflenmektedir.

Genel Kurulda verilen önergenin gerekçesi ise şöyledir:

Maddeyle, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 304’üncü maddesinin 2’nci fıkrasına eklenen cümleyle, Yargıtay bozma kararının istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin olması hâlinde dosyanın gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi sağlanmaktadır.

Önergeyle, bu cümle değiştirilmek suretiyle, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararına dair verilen bozma kararlarına ilişkin dosyanın da gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi sağlanmaktadır. Bu hâlde ayrıca, verilen bozma kararının içeriği ile bölge adliye mahkemesinin düzeltme nedeni dikkate alınmak suretiyle Yargıtayın uygun görmesi hâlinde dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilebilecektir. Böylelikle, bozma kararının içeriğine göre Yargıtay dosyayı, ilk derece mahkemesine ya da bölge adliye mahkemesine gönderebilecektir.”

7165 Sayılı Kanun İle Yargıtay Tarafından Verilen Bozma Kararına İlk Derece Mahkemesi Tarafından Uyulması Durumunda, İlk Derece Mahkemesinin Vereceği Hükmün İstinaf Ve Temyiz Sınırına Bakılmaksızın Doğrudan Temyiz Kanun Yoluna Götürülebileceği Düzenlenmiştir.

7165 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 307. maddesine aşağıdaki şekilde 3. fıkra eklenmiştir:

“(3) Yargıtaydan verilen bozma kararma uyulması halinde ilk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı, istinaf veya temyiz sınırlarına bakılmaksızın sadece temyiz yoluna başvurulabilir.”

BöylelikleYargıtay tarafından verilen bozma kararına ilk derece mahkemesi tarafından uyulması durumunda, ilk derece mahkemesinin vereceği hükmün istinaf ve temyiz sınırına bakılmaksızın doğrudan temyiz kanun yoluna götürülebileceği düzenlenmiştir.

Maddeye dair değişiklik gerekçesinde; “Maddeyle 5271 sayılı Kanunun 307 nci maddesine yeni bir fıkra eklenerek 304 üncü maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle uyum sağlanması amaçlanmaktadır.Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uyulması sonrası verilen karara karşı, istinaf ve temyiz kanun yolu sınırlarına bakılmaksızın sadece temyiz kanun yoluna başvurulabileceği hüküm altına alınmaktadır. Böylelikle belirtilen hal bakımından doğrudan temyiz incelemesine imkan sağlanarak kanun yolu incelemesi makul sürede sonuçlandırılacaktır.” denilmiştir.

Görüldüğü üzere istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince esastan reddedilen hükmün Yargıtayca bozulmasından sonra ilk derece mahkemesine gönderilen dosyalarda bölge adliye mahkemesi tamamen devre dışı bırakılmıştır.

Yazar Hakkında

Av. Burak AKIN

Av. Burak AKIN lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde, tezli yüksek lisans eğitimini ise Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde tamamlamış olup halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde doktora eğitimine devam etmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ayrıca bu yazıları da inceleyebilirsiniz.