Anayasa Mahkemesi’nin Esra Aydın Başvurusu kararına konu olayda (B. No: 2016/57050, 3.07.2019 T., Karar için bkz. 31.07.2019 Tarihli ve 30848 Sayılı Resmi Gazete) FETÖ/PDY suçlamasıyla tutuklu olan başvurucu aynı yerleşke içinde farklı bir ceza infaz kurumunda aynı suçtan tutuklu bulunan eşi ile telefonla ve yüz yüze görüşme talebinde bulunmuştur.
Başvurucunun telefonla görüşme talebi reddedilmiştir. Kararda, tutukluların telefonla görüşme hakkı olduğu, ancak görüşülmek istenen kişinin sabit ya da cep telefonu hattının olması gerektiği, somut olayda ise görüşülmek istenen şahıs tutuklu olduğu için sabit ya da cep telefonu hattının bulunmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle telefonla görüşülmeye izin verilmemiştir.
Tutuklu başvurucunun, tutuklu olan eşiyle yüzyüze görüşme istediği de Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Yönetmeliği’ne (Ziyaret Yönetmeliği) uygun olmadığı (m. 9/3) gerekçesiyle reddedilmiştir. Ret kararında sadece aynı ceza infaz kurumunda bulunan kişilerin yüz yüze görüşebileceği farklı ceza infaz kurumunda bulunan tutukluların yüzyüze görüşmesine izin verilmediği ifade edilmiştir. Ret kararına dayanak alınan Ziyaret Yönetmeliği’nin (m. 9/3) olay tarihinde yürürlükte olan şekli şöyledir:
“Aynı ceza infaz kurumu içinde bulunan hükümlü ve tutuklular, birinci fıkrada sayılan kişilerden olmaları şartıyla bu Yönetmelik hükümleri kapsamında birbirleri ile görüşebilir.”
Başvurucu ret kararlarına yapılan itirazın da reddedilmesinden sonra aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği şikayetiyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur.
Bireysel başvurunun karara bağlanmasından önce Ziyaret Yönetmeliği’nin 9/3 maddesi değiştirilmiştir. Maddenin değiştirilen şekli şöyledir:
“Aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan hükümlü veya tutuklular, birinci fıkrada sayılan kişilerden olmaları şartıyla bu Yönetmelik hükümleri kapsamında Cumhuriyet başsavcılığının yazılı emri ile birbirleriyle görüşebilir.”
Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararda; devletin hükümlü ve tutukluların özellikle yakın derecedeki aile bireyleri ile temasını devam ettirecek önlemleri alması yönünde pozitif yükümlülüğü bulunduğu belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi’ne göre söz konusu iletişim ve temas sınırlanabilir. Ancak, sınırlansa dahi, devletçe asgari düzeyde iletişim ve temas kurulmasına izin verilmelidir. Devlet böyle bir iletişim için uygun imkanları sağlamalıdır.
Anayasa Mahkemesi’ne göre somut olayda eşlerin asgari düzeyde iletişim kurmasına uygun bir vasıta olarak değerlendirilecek telefonla görüşme hakkından yararlandırılmaması pozitif yükümlülüğün yerine getirilmediğini göstermektedir. Mahkeme tarafından farklı ceza infaz kurumlarında bulunsalar dahi, aynı yerleşke içinde tutuklu olan eşlerin birbirleriyle yüz yüze görüşmelerine (açık ve kapalı görüş şeklinde) imkan tanınmalıdır. Kaldı ki böyle bir olanağın tanınması devlete aşırı bir külfet de yüklemez. Bu nedenle Mahkemece Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınmış aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Başvurucu tarafından tazminat talebinde bulunulmadığı için ihlal tespiti ile yetinilmiş ayrıca tazminata hükmedilmemiştir.